Şema Terapi

Makale Özetini Sesli Dinle:

Şema Terapi, bireyin çocukluk ve ergenlik döneminden köken alan, yaşam boyu tekrarlayan ve işlevselliği bozan düşünce, duygu ve davranış kalıplarını anlamayı ve iyileştirmeyi hedefleyen bütüncül bir psikoterapi modelidir. Hayatınızda sürekli aynı türde sorunlarla karşılaştığınızı, ilişkilerinizde benzer hayal kırıklıklarını yaşadığınızı ya da ne kadar çabalarsanız çabalayın bir türlü içsel huzura kavuşamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Belki de kendinizi bir kısır döngünün içinde sıkışmış gibi hissediyor, neden hep aynı hataları tekrarladığınızı anlamlandıramıyorsunuzdur. İşte Şema Terapi, tam da bu derin ve köklü sorunlara ışık tutmak, geçmişin bugünkü yankılarını anlamak ve geleceği daha sağlıklı bir şekilde yeniden yazmak için geliştirilmiş, şefkatli ve güçlü bir yol haritasıdır. Bu terapi yaklaşımı, Amerikalı psikolog Dr. Jeffrey E. Young tarafından, özellikle kişilik bozuklukları, kronik depresyon, uzun süreli kaygı bozuklukları gibi geleneksel terapi yöntemlerine yeterince yanıt vermeyen veya tedaviden sonra nükseden karmaşık ve değiştirilmesi zor psikolojik sorunlar yaşayan bireylere umut olmak amacıyla geliştirilmiştir.

Şema Terapi, diğer birçok terapi ekolünün aksine, sadece güncel belirtilere veya anlık sorunlara odaklanmak yerine, sorunların kökenine inerek derinlemesine ve kalıcı bir dönüşüm sağlamayı hedefler.

Bu yaklaşımın en ayırt edici özelliklerinden biri bütüncül yapısıdır. Şema Terapi, tek bir kuramsal çerçeveye sıkışıp kalmaz; aksine, farklı terapi ekollerinin en etkili yönlerini bir araya getiren zengin bir mozaik gibidir. Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) yapılandırılmış ve hedef odaklı tekniklerini, Psikanalitik kuramın ve Bağlanma Teorisi’nin çocukluk yaşantılarının ve erken dönem ilişkilerin önemine yaptığı vurguyu, Gestalt terapisinin ise yaşantısal ve duygu odaklı çalışmalarını ustalıkla birleştirir. Bu entegratif yapı, Şema Terapi‘yi adeta bir “köprü terapi” haline getirir. Bir yanda, mevcut düşünce ve davranışlara odaklanan BDT gibi yaklaşımlar, diğer yanda ise geçmişin derinliklerine inen psikanaliz gibi yaklaşımlar bulunur. Şema Terapi, bu iki yaka arasında sağlam bir köprü kurarak, danışanın hem “şu anki” sorunlarını anlamasına hem de bu sorunların “geçmişteki” kökenleriyle duygusal olarak yüzleşmesine olanak tanır. Bu, özellikle sorunların kişinin kimliğinin ve yaşam öyküsünün bir parçası haline geldiği kişilik bozuklukları veya kronik depresyon gibi durumlarda onu son derece güçlü kılar.

Şema Terapi‘nin temel amacı, bireyin kendisi, diğer insanlar ve dünya hakkındaki olumsuz ve katı inanç kalıplarını, yani “uyumsuz şemaları” fark etmesini sağlamaktır. Bu şemaların çocuklukta hangi karşılanmamış duygusal ihtiyaçlardan kaynaklandığını anlamasına yardımcı olur ve bu ihtiyaçları yetişkin yaşamında sağlıklı yollarla karşılayabilmesi için yeni beceriler geliştirilmesini destekler. Bu süreç, sadece semptomların azalmasıyla değil, aynı zamanda kişinin yaşam kalitesinde, ilişkilerinde ve genel benlik algısında kalıcı ve anlamlı bir iyileşme ile sonuçlanır. Bu yolculuk, bireye kendini daha değerli hissetme, yaşamını kontrol edebilme becerisini geliştirme ve nihayetinde daha tatmin edici ve özgür bir hayat sürme imkanı sunar.

Şema Terapi: Geçmişin Yankılarını Anlamak ve Geleceği Yeniden Yazmak

Şema Terapi, bireyin çocukluk ve ergenlik döneminden köken alan, yaşam boyu tekrarlayan ve işlevselliği bozan düşünce, duygu ve davranış kalıplarını anlamayı ve iyileştirmeyi hedefleyen bütüncül bir psikoterapi modelidir. Hayatınızda sürekli aynı türde sorunlarla karşılaştığınızı, ilişkilerinizde benzer hayal kırıklıklarını yaşadığınızı ya da ne kadar çabalarsanız çabalayın bir türlü içsel huzura kavuşamadığınızı hissettiğiniz oldu mu? Belki de kendinizi bir kısır döngünün içinde sıkışmış gibi hissediyor, neden hep aynı hataları tekrarladığınızı anlamlandıramıyorsunuzdur. İşte Şema Terapi, tam da bu derin ve köklü sorunlara ışık tutmak, geçmişin bugünkü yankılarını anlamak ve geleceği daha sağlıklı bir şekilde yeniden yazmak için geliştirilmiş, şefkatli ve güçlü bir yol haritasıdır. Bu terapi yaklaşımı, Amerikalı psikolog Dr. Jeffrey E. Young tarafından, özellikle kişilik bozuklukları, kronik depresyon, uzun süreli kaygı bozuklukları gibi geleneksel terapi yöntemlerine yeterince yanıt vermeyen veya tedaviden sonra nükseden karmaşık ve değiştirilmesi zor psikolojik sorunlar yaşayan bireylere umut olmak amacıyla geliştirilmiştir.

Şema Terapi, diğer birçok terapi ekolünün aksine, sadece güncel belirtilere veya anlık sorunlara odaklanmak yerine, sorunların kökenine inerek derinlemesine ve kalıcı bir dönüşüm sağlamayı hedefler.

Bu yaklaşımın en ayırt edici özelliklerinden biri bütüncül yapısıdır. Şema Terapi, tek bir kuramsal çerçeveye sıkışıp kalmaz; aksine, farklı terapi ekollerinin en etkili yönlerini bir araya getiren zengin bir mozaik gibidir. Bilişsel Davranışçı Terapi’nin (BDT) yapılandırılmış ve hedef odaklı tekniklerini, Psikanalitik kuramın ve Bağlanma Teorisi’nin çocukluk yaşantılarının ve erken dönem ilişkilerin önemine yaptığı vurguyu, Gestalt terapisinin ise yaşantısal ve duygu odaklı çalışmalarını ustalıkla birleştirir. Bu entegratif yapı,Şema Terapi‘yi adeta bir “köprü terapi” haline getirir. Bir yanda, mevcut düşünce ve davranışlara odaklanan BDT gibi yaklaşımlar, diğer yanda ise geçmişin derinliklerine inen psikanaliz gibi yaklaşımlar bulunur. Şema Terapi, bu iki yaka arasında sağlam bir köprü kurarak, danışanın hem “şu anki” sorunlarını anlamasına hem de bu sorunların “geçmişteki” kökenleriyle duygusal olarak yüzleşmesine olanak tanır. Bu durum, özellikle sorunların kişinin kimliğinin ve yaşam öyküsünün bir parçası haline geldiği kişilik bozuklukları veya kronik depresyon gibi durumlarda onu son derece güçlü kılar.

Şema Terapi‘nin temel amacı, bireyin kendisi, diğer insanlar ve dünya hakkındaki olumsuz ve katı inanç kalıplarını, yani “uyumsuz şemaları” fark etmesini sağlamaktır. Bu şemaların çocuklukta hangi karşılanmamış duygusal ihtiyaçlardan kaynaklandığını anlamasına yardımcı olur ve bu ihtiyaçları yetişkin yaşamında sağlıklı yollarla karşılayabilmesi için yeni beceriler geliştirilmesini destekler. Bu süreç, sadece semptomların azalmasıyla değil, aynı zamanda kişinin yaşam kalitesinde, ilişkilerinde ve genel benlik algısında kalıcı ve anlamlı bir iyileşme ile sonuçlanır. Bu yolculuk, bireye kendini daha değerli hissetme, yaşamını kontrol edebilme becerisini geliştirme ve nihayetinde daha tatmin edici ve özgür bir hayat sürme imkanı sunar.

Hayat Boyu Tekrarlayan Döngüler: Erken Dönem Uyumsuz Şemaları Tanımak

Şema Terapi modelinin merkezinde, “Erken Dönem Uyumsuz Şemalar” olarak adlandırılan güçlü ve köklü inanç kalıpları yer alır. Bu şemalar, hayatımızı yöneten görünmez senaryolar, bizi sürekli aynı rolleri oynamaya iten “hayat tuzakları” veya dünyayı ve ilişkileri algıladığımız “çatlak gözlükler” gibidir. Bu bölümde, bu derin kalıpların ne olduğunu, nasıl oluştuklarını ve hayatımızdaki etkilerini daha yakından inceleyeceğiz. Bir

şema, sadece basit bir düşünce değildir; çok daha kapsamlı ve derindir. Anılardan, duygulardan, bilişlerden (düşüncelerden) ve bedensel duyumlardan oluşan, kişinin kendisi ve çevresiyle ilgili olarak yaşamın erken dönemlerinde öğrendiği ve hayat boyu tekrar eden kalıplardır. Bu kalıplar, bir kez oluştuktan sonra değişime karşı oldukça dirençli hale gelir ve biz farkında olmadan kararlarımızı, duygusal tepkilerimizi ve ilişkilerimizi şekillendirirler. Örneğin, “Ben sevilmeye layık değilim” inancı bir kusurluluk şemasının bilişsel yönünü oluştururken, bu düşünceye eşlik eden utanç duygusu, reddedilme anıları ve bir eleştiri karşısında midede hissedilen sıkışma hissi, şemanın bütünsel yapısını tamamlar. Bu şemalar, hayatı anlamlandırmamıza ve tahmin edilebilir kılmamıza yardımcı olmak gibi bir işlev görseler de, sağlıksız olduklarında bizi sürekli olarak aynı acı veren deneyimlere sürüklerler.

Şema Nedir ve Kökenleri Nelerdir?

Bir şemanın ne olduğunu anlamanın en iyi yolu, onun kökenlerine inmekten geçer. Şema Terapi kuramına göre, her insanın doğuştan gelen ve sağlıklı bir gelişim için karşılanması gereken evrensel temel duygusal ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında, bu eksikliklerin bıraktığı boşluklar ve acılar, uyumsuz şemaların tohumlarını eker. Bu temel ihtiyaçlar beş ana başlık altında toplanır:

  1. Güvenli Bağlanma İhtiyacı: Başkalarına güvenme, bakım, kabul, empati, sevgi ve istikrar gibi temel duygusal bağları içerir. Bu ihtiyaç karşılanmadığında, birey dünyayı güvensiz bir yer, ilişkileri ise istikrarsız ve acı verici olarak algılayabilir. Bu durum Terk Edilme, Güvensizlik, Duygusal Yoksunluk gibi şemaların temelini oluşturur.
  2. Özerklik, Yeterlilik ve Kimlik Algısı İhtiyacı: Bireyin kendi başına karar alabilme, yeteneklerine güvenme ve ayrı bir kimlik geliştirme ihtiyacını ifade eder. Aşırı koruyucu veya sürekli eleştiren ebeveyn tutumları bu ihtiyacı zedeleyebilir ve Bağımlılık, Dayanıksızlık veya Başarısızlık gibi şemalara yol açabilir.
  3. Gereksinim ve Duyguları İfade Özgürlüğü İhtiyacı: Kişinin kendi ihtiyaçlarını ve duygularını (öfke, üzüntü, sevinç dahil) özgürce ve suçluluk duymadan ifade edebilmesidir. Duyguların bastırıldığı veya ihtiyaçların önemsenmediği aile ortamları, Boyun Eğicilik veya Kendini Feda Etme gibi şemaların gelişimine zemin hazırlar.
  4. Spontanlık ve Oyun İhtiyacı: Hayattan keyif alma, eğlenme, yaratıcı olma ve anı yaşama kapasitesidir. Aşırı kuralcı, baskıcı veya başarı odaklı ailelerde bu ihtiyaç karşılanmayabilir ve bu da Duyguları Bastırma veya Yüksek Standartlar gibi şemalara neden olabilir.
  5. Gerçekçi Sınırlar ve Öz-Denetim İhtiyacı: Bireyin dürtülerini kontrol edebilmesi, sorumluluk alması ve başkalarının haklarına saygı göstermesi için gerekli olan sağlıklı sınırlardır. Sınırların hiç olmadığı veya aşırı hoşgörülü ailelerde büyüyen çocuklar, Haklılık veya Yetersiz Öz-Denetim gibi şemalar geliştirebilirler.

Şemaların oluşumu sadece ihtiyaçların karşılanmamasıyla sınırlı değildir. Dört temel yolla ortaya çıkabilirler: İhtiyaçların zedeleyici düzeyde engellenmesi (toksik yoksunluk), travmatik yaşantılar (fiziksel, duygusal veya cinsel istismar), iyi olanın aşırı verilmesi (örneğin, çocuğa hiç sınır konmaması, aşırı şımartılması) ve son olarak, çocuğun ebeveynlerinin sağlıksız şemalarını ve davranışlarını seçici olarak içselleştirmesi (model alması). Bu kökenleri anlamak,

terapi sürecinde şemaların gücünü kırmak için kritik bir adımdır.

18 Uyumsuz Şemanın Haritası: İç Dünyamızın Kılavuzu

Dr. Jeffrey Young ve ekibi, klinik gözlemleri sonucunda 18 farklı erken dönem uyumsuz şema tanımlamış ve bunları, karşılanmamış temel ihtiyaçlara göre beş ana alanda gruplandırmıştır. Bu şemalar, birbiriyle ilişkisiz problemler yığını değil, adeta bir “duygusal dilbilgisi” gibi birbirine bağlı ve birbirini etkileyen bir sistem oluşturur. Örneğin, çocukluğunda duygusal olarak yoksun bırakılmış (

Duygusal Yoksunluk şeması) bir birey, bu durumu “Bende bir sorun olmalı ki sevilmiyorum” şeklinde içselleştirerek Kusurluluk şeması geliştirebilir. Ardından, sevilmek için kendi ihtiyaçlarından vazgeçip sürekli başkalarını memnun etmeye çalışarak Boyun Eğicilik şemasını devreye sokabilir. Bu nedenle, Şema Terapi sürecinde sadece tek bir şema ile çalışılmaz; terapist, danışanın bütün içsel haritasını, yani şemalarının birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamaya çalışır. Bu, terapi sürecinin neden kapsamlı bir değerlendirme ile başladığını açıklar. Aşağıdaki tablo, bu 18 şemayı, ait oldukları alanları, temel inançlarını ve hangi karşılanmamış ihtiyaçtan kaynaklandıklarını özetleyerek iç dünyamızın bu karmaşık haritasını daha anlaşılır kılmayı amaçlamaktadır.

Şema AlanıŞema AdıTemel İnanç (Özet)İlişkili Karşılanmamış Çocukluk İhtiyacı
I. Kopukluk ve Reddedilme1. Terk Edilme/İstikrarsızlık“Önem verdiğim insanlar beni terk edecek veya ölecek.”Güvenli Bağlanma
2. Kuşkuculuk/Kötüye Kullanılma“İnsanlar beni kullanacak, incitecek veya aldatacak.”Güvenli Bağlanma
3. Duygusal Yoksunluk“İhtiyacım olan sevgi, anlayış ve ilgiyi asla alamayacağım.”Güvenli Bağlanma
4. Kusurluluk/Utanç“Ben temelde kusurlu, kötü, istenmeyen biriyim.”Güvenli Bağlanma
5. Sosyal İzolasyon/Yabancılaşma“Ben farklıyım, hiçbir yere ait değilim, dışlanmışım.”Güvenli Bağlanma
II. Zedelenmiş Özerklik ve Performans6. Bağımlılık/Yetersizlik“Kendi başıma karar veremem, günlük işleri beceremem.”Özerklik ve Yeterlilik
7. Dayanıksızlık“Her an başıma kötü bir felaket (tıbbi, finansal vb.) gelecek.”Özerklik ve Yeterlilik
8. İç İçe Geçme/Gelişmemiş Benlik“Başkaları olmadan var olamam, kendi kimliğim yok.”Özerklik ve Kimlik Algısı
9. Başarısızlık“Ben yetersizim ve akranlarıma göre hep başarısız olacağım.”Özerklik ve Yeterlilik
III. Zedelenmiş Sınırlar10. Haklılık/Büyüklenmecilik“Ben özelim, kurallar benim için geçerli değil, istediğimi almalıyım.”Gerçekçi Sınırlar
11. Yetersiz Öz-Denetim“Dürtülerime ve duygularıma hakim olamam, sıkıcı işlerden kaçınırım.”Öz-Denetim
IV. Başkalarına Yönelimlilik12. Boyun Eğicilik“Çatışmadan kaçınmak için kendi ihtiyaçlarımdan vazgeçip başkalarının isteklerine uymalıyım.”Gereksinimleri İfade Özgürlüğü
13. Kendini Feda Etme“Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için kendi ihtiyaçlarımı feda etmeliyim.”Gereksinimleri İfade Özgürlüğü
14. Onay Arayıcılık“Değerli olmak için başkalarının onayını ve takdirini kazanmalıyım.”Gereksinimleri İfade Özgürlüğü
V. Aşırı Tetikte Olma ve Baskılama15. Karamsarlık/Kötümserlik“Her zaman en kötüsünü beklemeliyim, işler mutlaka ters gidecek.”Spontanlık ve Oyun
16. Duyguları Bastırma“Duygularımı göstermek zayıflıktır ve kötü sonuçlar doğurur.”Spontanlık ve Duyguları İfade Özgürlüğü
17. Yüksek Standartlar/Aşırı Eleştiricilik“Her şeyi mükemmel yapmalıyım, hatalara yer yok.”Spontanlık ve Oyun
18. Cezalandırıcılık“Hata yapanlar (ben dahil) sert bir şekilde cezalandırılmalıdır.”Gerçekçi Sınırlar, Spontanlık ve Oyun

E-Tablolar’a aktar

Her bir şema, bireyin hayatında farklı şekillerde kendini gösterir. Örneğin, Terk Edilme şeması olan bir kişi, partnerinin mesajına geç cevap vermesini bir terk edilme sinyali olarak yorumlayıp yoğun bir kaygı ve öfke yaşayabilir.

Yüksek Standartlar şeması olan biri, bir projeyi bitirse bile asla tatmin olmaz, sürekli daha iyisini yapabileceğini düşünerek kendini ve çevresindekileri tüketebilir. Bu şemaları tanımak, hayatımızdaki görünmez ipleri fark etmek ve bu iplerin kontrolünden çıkmak için atılan ilk ve en önemli adımdır.

Şemalarla Dans: Başa Çıkma Stilleri ve Şema Modları

Bir şemaya sahip olmak, hikayenin sadece bir kısmıdır. Asıl önemli olan, bu şema tetiklendiğinde, yani çocukluktaki acı verici bir duruma benzer bir olayla karşılaştığımızda, bu durumla nasıl başa çıktığımızdır. Bu başa çıkma tepkileri, çocuklukta bizi acıdan korumak için geliştirdiğimiz hayatta kalma stratejileridir. Ancak yetişkinlikte bu stratejiler, şemaların kendisi kadar yıkıcı hale gelebilir ve bizi aynı kısır döngülere hapsedebilir.

Şema Terapi, bu dinamik süreci, yani şemalarla nasıl “dans ettiğimizi” anlamak için iki temel kavram sunar: Başa Çıkma Stilleri ve Şema Modları. Bu kavramlar, neden sürekli kendimizi sabote ettiğimizi, neden bile bile bize zarar veren ilişkileri seçtiğimizi ve neden bir an kendimizi çok kırılgan hissederken bir sonraki an öfke patlaması yaşayabildiğimizi anlamamıza yardımcı olur. Bu, kendimizi yargılamayı bırakıp, bu davranışların altında yatan koruma arzusunu şefkatle anlamaya yönelik bir adımdır.

Hayatta Kalma Stratejilerimiz: Teslim, Kaçınma ve Aşırı Telafi

Şemalarımız aktive olduğunda hissettiğimiz yoğun ve acı verici duygularla başa çıkmak için bilinçdışı olarak üç temel strateji kullanırız. Bu stratejiler, biyolojik olarak tehlike anında verdiğimiz “savaş, kaç ya da donakal” tepkilerinin psikolojik karşılıklarıdır.

Şema Terapi bu stilleri Teslim, Kaçınma ve Aşırı Telafi olarak adlandırır.

  1. Teslim (Donakalma/Surrender): Bu başa çıkma stilinde kişi, şemanın doğru olduğuna inanır ve ona teslim olur. Şemanın yarattığı duygusal acıyı pasif bir şekilde kabul eder ve şemayı doğrulayacak şekilde davranır. Bu, şemanın hayatımızdaki gücünü pekiştiren bir döngü yaratır.
    • Örnek: Kusurluluk şemasına teslim olan bir kişi, kendisini sürekli eleştiren, aşağılayan ve değersiz hissettiren bir partner seçebilir. Bu seçim, bilinçli bir mazoşizm değildir; aksine, çocukluğundan beri aşina olduğu “kusurlu ve eleştirilen” rolünü yeniden yaratarak, bildiği ve tanıdık gelen bir duygusal ortamda kalma çabasıdır. Şema ona “Sen kusurlusun ve eleştirilmeyi hak ediyorsun” der, o da bu senaryoya uygun bir hayat kurarak şemaya teslim olur.
  2. Kaçınma (Kaçma/Avoidance): Bu stratejide kişi, şemanın tetiklenmesinden ve getireceği acıdan kaçınmak için her şeyi yapar. Şemayı aktive edebilecek durumlardan, düşüncelerden, duygulardan ve ilişkilerden uzak durur. Kısa vadede acıyı engellese de, uzun vadede kişinin hayatını kısıtlar ve onu yalnızlığa, boşluğa veya bağımlılıklara itebilir.
    • Örnek: Başarısızlık şemasından kaçınan bir kişi, yeteneklerini gösterebileceği zorlu projelerden veya terfi fırsatlarından uzak durur. Böylece başarısız olma “riskini” ortadan kaldırır, ancak aynı zamanda başarılı olma ve kendini gerçekleştirme şansını da yok eder. Benzer şekilde,

Terk Edilme şeması olan biri, terk edilme acısını yaşamamak için yakın ve samimi ilişkiler kurmaktan tamamen kaçınabilir, böylece kendini en başta korktuğu şeye, yani yalnızlığa mahkum eder.

  1. Aşırı Telafi (Savaşma/Overcompensation): Bu başa çıkma stilinde kişi, şemaya karşı savaş açar ve onun tam tersini yapmaya çalışır. Şemanın hissettirdiği acizliğe, değersizliğe veya zayıflığa karşı bir savunma olarak, olduğundan çok daha güçlü, mükemmel veya üstün görünmeye çalışır. Dışarıdan bakıldığında bu kişiler genellikle başarılı, özgüvenli ve kontrol sahibi görünebilirler, ancak bu zırhın altında derin bir kırılganlık ve şemanın her an ortaya çıkacağına dair bir korku yatar.
    • Örnek: Çocukluğunda değersiz hissettirilmiş ve Kusurluluk şeması geliştirmiş bir kişi, bu şemayı aşırı telafi etmek için narsisistik bir savunma geliştirebilir. Sürekli kendini över, başkalarını küçümser ve her zaman mükemmel görünmeye çalışır. Benzer şekilde,

Bağımlılık şeması olan biri, kimseye muhtaç olmadığını kanıtlamak için aşırı bağımsız davranabilir, kimseden yardım istemez ve her şeyi tek başına yapmaya çalışarak kendini tüketebilir. Bu, şemanın acısından kaçmak için verilen yorucu bir savaştır.

Anlık Benliklerimiz: Şema Modlarını Anlamak

Başa çıkma stilleri, şemalarla nasıl davrandığımızı genel olarak açıklarken, “Şema Modları” kavramı, bu sürecin anlık ve dinamik doğasını daha iyi anlamamızı sağlar. Bir

şema modu, belirli bir anda aktif olan şemalarımızın ve başa çıkma tepkilerimizin bir araya gelerek oluşturduğu geçici bir “benlik hali” veya “yanımızdır”. Bir moddan diğerine geçtiğimizde, düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız aniden değişebilir. Bu, özellikle kişilik bozuklukları gibi durumlarda yaşanan ani ve yoğun duygu değişimlerini açıklamak için son derece önemli bir kavramdır. Dr. Young, bu modeli özellikle Sınırda Kişilik Bozukluğu (BPD) olan hastaların değişken ve kaotik iç dünyalarını anlamlandırmak için geliştirmiştir. BPD’li bir bireyin bir an kendini aşırı derecede yalnız ve incinmiş hissederken (

İncinmiş Çocuk Modu), bir sonraki an öfkeyle etrafına saldırması (Kızgın Çocuk Modu) ve daha sonra tamamen hissizleşip boşluğa düşmesi (Kopuk Korungan Modu), modlar arasındaki hızlı geçişlere tipik bir örnektir. Bu model, “Ben deliyim” veya “Neden böyleyim bilmiyorum” gibi kafa karıştırıcı deneyimleri, anlaşılabilir ve üzerinde çalışılabilir parçalara ayırır. Şema Terapi‘de dört ana mod kategorisi tanımlanır:

  1. İşlevsiz Çocuk Modları: Bunlar, içimizdeki çocuğun ham ve temel duygusal halleridir. Terapinin en temel hedeflerinden biri bu modları iyileştirmek ve yatıştırmaktır.
    • İncinmiş/Kırılgan Çocuk: Yalnızlık, üzüntü, çaresizlik, değersizlik ve korku gibi duyguların yaşandığı moddur. Şemanın acısının en saf halidir.
    • Kızgın Çocuk: Temel ihtiyaçlar karşılanmadığında ortaya çıkan yoğun öfke, hiddet ve hayal kırıklığı halidir.
    • Dürtüsel/Disiplinsiz Çocuk: Anlık hazlar peşinde koşan, sorumluluklardan kaçan ve engellendiğinde öfkelenen “şımarık” yanı temsil eder.
  2. İşlevsiz Ebeveyn Modları: Bunlar, çocuklukta ebeveynlerimizden veya diğer önemli figürlerden içselleştirdiğimiz eleştirel, cezalandırıcı ve talepkar seslerdir. Kendi kendimize yaptığımız en acımasız eleştirilerin kaynağıdır.
    • Cezalandırıcı Ebeveyn: Hata yaptığında kişiyi acımasızca eleştiren, suçlayan, utandıran ve cezalandıran iç sestir. “Sen bir hiçsin,” “Asla başaramayacaksın” gibi zehirli mesajlar verir.
    • Talepkar Ebeveyn: Sürekli olarak mükemmel olmayı, yüksek standartlara ulaşmayı ve duyguları bastırmayı talep eden sestir. Sevgi ve kabulü, ancak bu gerçekçi olmayan beklentiler karşılandığında alınabilecek bir ödül gibi sunar.
  3. İşlevsiz Başa Çıkma Modları: Bunlar, yukarıda açıklanan üç başa çıkma stilinin davranışsal karşılıklarıdır. Çocuk ve Ebeveyn modlarının yarattığı acıdan kaçmak için devreye girerler.
    • Teslimci Mod (Compliant Surrenderer): Şemaya boyun eğer, pasif ve itaatkar davranır, çatışmadan kaçınır.
    • Kopuk Korungan Mod (Detached Protector): Duygulardan ve ilişkilerden kopar, boşluk ve hissizlik yaşar, kendini soyutlar veya oyalayıcı davranışlara (aşırı çalışma, madde kullanımı vb.) yönelir.
    • Aşırı Telafici Mod (Overcompensator): Şemanın tam tersi şekilde davranarak (saldırgan, narsisistik, kontrolcü, mükemmeliyetçi) altta yatan kırılganlığı gizlemeye çalışır.
  4. Sağlıklı Modlar: Bunlar, terapinin nihai hedefi olan işlevsel ve dengeli benlik halleridir.
    • Mutlu/Keyifli Çocuk: Sevildiğini, güvende olduğunu, değerli olduğunu ve anlaşıldığını hisseden, spontane ve neşeli yanımızdır.
    • Sağlıklı Yetişkin: Şema Terapi‘nin merkezindeki moddur. Diğer tüm modları anlayan, şefkat gösteren, onlara sınırlar koyan, işlevsiz modları yatıştıran ve iyileştiren bilge ve dengeli yanımızdır. Karar verir, sorun çözer, sağlıklı ilişkiler kurar ve temel ihtiyaçlarımızı yapıcı yollarla karşılar. Terapinin amacı, danışanın bu modu güçlendirerek kendi kendisinin şefkatli ebeveyni olmasını sağlamaktır.

İyileşme Yolculuğu: Şema Terapide Kullanılan Teknikler ve Müdahaleler

Şema Terapi‘nin teorik çerçevesini anladıktan sonra akla gelen en doğal soru şudur: “Peki bu terapi pratikte nasıl işliyor?” İyileşme yolculuğu, sadece konuşmaktan ve anlamaktan çok daha fazlasını içerir. Şema Terapi, değişimin duygusal, bilişsel, davranışsal ve ilişkisel düzeylerde gerçekleşmesi gerektiğine inanır ve bu amaçla çok çeşitli ve güçlü teknikler kullanır. Bu yaklaşımın farkı, sadece “ne”yin yanlış gittiğine değil, “nasıl” iyileşeceğimize de odaklanmasıdır. Terapistin danışanla kurduğu derin ve güvenli bağ, bu sürecin temelini oluşturur. Bu bağ içerisinde, geçmişin acı veren anıları sadece hatırlanmaz, aynı zamanda güvenli bir ortamda yeniden işlenir ve dönüştürülür. Zihnin sinemasında geçmiş yeniden senaryolaştırılır, içsel çatışmalar sandalyelerde canlandırılarak somut hale getirilir. Bu bölüm, Şema Terapi‘nin kalbi olan bu dönüştürücü teknikleri ve müdahaleleri detaylandırarak, iyileşmenin nasıl mümkün olduğuna dair somut bir resim sunacaktır.

Terapötik İlişki: Sınırlı Yeniden Ebeveynlik ve Şefkatli Yüzleşme

Şema Terapi‘de terapist-danışan ilişkisi, değişimin gerçekleştiği bir sahne veya arka plan değil, değişimin ta kendisidir. Bu ilişkinin iyileştirici gücü iki temel kavrama dayanır: Sınırlı Yeniden Ebeveynlik ve Empatik Yüzleştirme.

Sınırlı Yeniden Ebeveynlik (Limited Reparenting), terapinin belki de en özgün ve en güçlü bileşenidir. Bu yaklaşımda terapist, profesyonel ve etik sınırlar dahilinde, danışanın çocukluğunda karşılanmamış olan temel duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir rol üstlenir. Bu, danışanın çocukken ihtiyaç duyduğu ancak alamadığı sıcaklığı, şefkati, güveni, kabulü ve istikrarı

terapi ilişkisi içinde deneyimlemesi anlamına gelir. Örneğin, çocukluğunda sürekli eleştirilmiş ve hiç takdir edilmemiş (Kusurluluk şeması) bir danışana terapistin, onun küçük başarılarını bile içtenlikle fark edip takdir etmesi, bu şemanın panzehiri olan “düzeltici bir duygusal deneyim” yaşatır. Terapist, danışanın İncinmiş Çocuk Modu’na şefkatle yaklaşır, onu korur ve ihtiyaçlarını önemser. Bu, danışanın zamanla bu şefkatli ebeveyn sesini içselleştirmesine ve kendi Sağlıklı Yetişkin Modu’nu güçlendirmesine yardımcı olur.

Empatik Yüzleştirme (Empathic Confrontation) ise bu şefkatli duruşun diğer yüzüdür. Terapi sadece şefkatten ibaret değildir; aynı zamanda değişimi de gerektirir. Terapist, bir yandan danışanın duygularını ve bu duyguların köken aldığı acı verici geçmişi derin bir empatiyle anlar ve doğrular. Diğer yandan ise danışanı, şemalarına teslim olarak veya onlardan kaçınarak sürdürdüğü kendine zarar verici davranış kalıplarının bugünkü sonuçlarıyla şefkatli ama kararlı bir şekilde yüzleştirir. Örneğin, terk edilme korkusuyla partnerini sürekli kontrol eden bir danışana terapist, “Terk edilmekten ne kadar çok korktuğunuzu ve bu korkunun ne kadar derin ve acı verici olduğunu anlıyorum. Ancak bu kontrolcü davranışlarınızın, en çok korktuğunuz şeyi, yani partnerinizin sizden uzaklaşmasını sağladığını da görüyor musunuz?” gibi bir yaklaşımla, hem duyguyu onurlandırır hem de davranışın işlevsizliğini gösterir. Bu denge, danışanın savunmaya geçmeden, değişime motive olmasını sağlar.

Zihnin Sineması: İmgeleme ile Yeniden Senaryolaştırma Tekniği

Şemalar sadece düşüncelerden ibaret değildir; derinlerde saklanan, yoğun duygusal yüke sahip anılarla beslenirler. Bu nedenle, sadece bilişsel düzeyde çalışmak genellikle yetersiz kalır. Şema Terapi, bu duygusal çekirdeğe ulaşmak için “İmgeleme ile Yeniden Senaryolaştırma” (Imagery Rescripting) adı verilen çok güçlü bir yaşantısal teknik kullanır. Bu teknik, geçmişi değiştirmeyi değil, geçmişteki anının bugünkü duygusal etkisini ve anlamını değiştirmeyi hedefler.

Süreç genellikle şu adımları içerir: Terapist, danışanı güvenli ve rahat bir duruma getirdikten sonra, aktif olan bir şemayla ilişkili, erken dönemdeki acı verici bir anıyı zihninde canlandırmaya davet eder. Danışan, o anıyı tüm duyusal detaylarıyla (gördükleri, duydukları, hissettikleri) yeniden yaşar. Bu, anının duygusal yükünün

terapi odasına taşınmasını sağlar. Anının en acı verici noktasında, terapist danışandan izin alarak imgeye dahil olur. Terapist, danışanın bugünkü “Sağlıklı Yetişkin” halini temsil ederek, o anıdaki küçük ve çaresiz çocuğun yanına gider. Onu inciten kişiye (örneğin, eleştiren bir ebeveyn) karşı durur, çocuğun haklarını savunur ve ona “Senin suçun değil,” “Sen değerlisin,” “Seni korumak için buradayım” gibi mesajlar verir. Ardından, çocuğu o zehirli ortamdan çıkarıp güvende ve sevildiği bir yere götürür. Bu süreç, danışanın çocuklukta yaşayamadığı korunma, onaylanma ve şefkat deneyimini, hayal gücü aracılığıyla da olsa, derin bir duygusal düzeyde yaşamasını sağlar. Bu “düzeltici deneyim,” şemanın duygusal temelini sarsar ve yerine daha sağlıklı, şefkatli bir anının tohumlarını eker. Bu, sadece geçmiş hakkında konuşmak yerine, geçmişi duygusal olarak iyileştirmektir.

İçsel Diyaloglar: Sandalye Çalışmaları ve Mod Diyalogları

İç dünyamız genellikle birbiriyle çatışan farklı seslerin savaş alanıdır: Bizi acımasızca eleştiren “Cezalandırıcı Ebeveyn” sesi, sürekli mükemmel olmamızı isteyen “Talepkar Ebeveyn” sesi, korkmuş ve incinmiş “Çocuk” sesi ve bu acıdan kaçmaya çalışan “Başa Çıkma” sesleri. Şema Terapi, Gestalt terapisinden ödünç aldığı “Boş Sandalye” tekniğini, bu içsel çatışmaları somutlaştırmak ve çözmek için ustalıkla kullanır.

Bu teknikte, terapi odasındaki boş sandalyeler, danışanın farklı şema modlarını veya hayatındaki önemli kişileri temsil etmek için kullanılır. Örneğin, bir sandalyeye danışanın “Cezalandırıcı Ebeveyn Modu” oturtulur, diğerine ise “İncinmiş Çocuk Modu”. Danışan, sandalyeler arasında fiziksel olarak yer değiştirerek her bir modun ağzından konuşur. Cezalandırıcı Ebeveyn sandalyesindeyken, kendine yönelttiği acımasız eleştirileri yüksek sesle söyler. Sonra İncinmiş Çocuk sandalyesine geçerek bu eleştirilerin onda yarattığı üzüntüyü, korkuyu ve çaresizliği ifade eder. Bu diyalog, soyut olan içsel çatışmayı gözle görülür, elle tutulur hale getirir. Danışan, bu seslerin ne kadar acımasız ve haksız olduğunu dışarıdan bir gözle görme fırsatı bulur. Terapinin ilerleyen aşamalarında, üçüncü bir sandalye “Sağlıklı Yetişkin Modu” için getirilir. Danışan bu sandalyeye oturarak, Cezalandırıcı Ebeveyn’e karşı İncinmiş Çocuğu savunur, ona sınırlar koyar ve çocuğa şefkatle yaklaşır. Bu çalışma, danışanın içsel tiranlarına karşı durmasını, incinmiş yanlarına sahip çıkmasını ve içsel gücünü (Sağlıklı Yetişkin’i) keşfedip geliştirmesini sağlar. Bu teknikler,

Şema Terapi‘nin neden sadece bir “konuşma terapisi” olmadığını gösterir. İyileşme, derin duygusal yaşantılar ve bu yaşantıların dönüştürülmesi yoluyla gerçekleşir.

Şema Terapi Kimler İçin Uygundur ve Hangi Alanlarda Etkilidir?

Bir terapi yönteminin değerini belirleyen en önemli unsurlardan biri, etkinliğinin bilimsel kanıtlarla desteklenmesi ve hangi psikolojik sorunlara çözüm sunduğunun net bir şekilde ortaya konmasıdır. Şema Terapi, geliştirildiği ilk günden itibaren özellikle tedavisi zor ve kronik sorunlar üzerine odaklanmış ve bu alanlardaki başarısını çok sayıda görgül çalışma ve meta-analiz ile kanıtlamıştır. Bu yaklaşımın gücü, sadece belirtileri hafifletmekle kalmayıp, bu belirtilerin altında yatan ve kişinin tüm yaşamına yayılan köklü, karakterolojik sorunları hedef almasından gelir. Bu,

Şema Terapi‘nin neden sadece anlık bir rahatlama değil, kalıcı bir dönüşüm vaat ettiğini açıklar. Problemin sadece ne “hissettiğiniz” veya ne “yaptığınız” değil, kim “olduğunuza” dair inançlarınızla ilgili olduğu durumlarda, Şema Terapi derinlemesine bir çözüm sunar. Bu bölümde, Şema Terapi‘nin hangi durumlarda özellikle etkili olduğunu ve bilimsel araştırmaların bu konudaki bulgularını inceleyerek, bu terapi yönteminin kimler için bir umut ışığı olabileceğini aydınlatacağız.

Bilimsel Kanıtlar Işığında Şema Terapinin Gücü

Şema Terapi‘nin etkinliği, özellikle belirli psikolojik rahatsızlık gruplarında yapılan titiz bilimsel araştırmalarla defalarca gösterilmiştir. Bu bulgular, terapi yönteminin sadece teorik bir model olmadığını, aynı zamanda klinik uygulamada somut ve ölçülebilir sonuçlar ürettiğini ortaya koymaktadır.

  • Kişilik Bozuklukları: Şema Terapi, en başta kişilik bozuklukları gibi karmaşık ve yerleşik sorunların tedavisi için tasarlanmıştır ve bu alandaki başarısı en çok bilinen yönüdür. Özellikle

Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu (BPD) tedavisinde “altın standart” yaklaşımlardan biri olarak kabul edilir. Yapılan çok sayıda randomize kontrollü çalışma, Şema Terapi‘nin BPD semptomlarını (duygusal dalgalanmalar, kimlik karmaşası, kendine zarar verme davranışları vb.) azaltmada, nüks oranlarını düşürmede ve genel yaşam kalitesini artırmada diğer terapi yöntemlerine kıyasla daha üstün veya en az onlar kadar etkili olduğunu göstermiştir. Ayrıca,

Narsisistik Kişilik Bozukluğu (NPD) gibi tedavisi oldukça zor kabul edilen durumlarda da umut verici sonuçlar sunmaktadır.

  • Kronik Depresyon: Yıllardır devam eden, tedaviye dirençli depresyon (distimi) yaşayan bireyler için Şema Terapi güçlü bir alternatiftir. Depresyonun sadece bir kimyasal dengesizlik değil, aynı zamanda Duygusal Yoksunluk, Kusurluluk veya Karamsarlık gibi derin şemalardan kaynaklandığı durumlarda, bu şemaları hedef almak kalıcı iyileşme için kritik öneme sahiptir. Yapılan meta-analiz çalışmaları (birden çok araştırmanın sonuçlarını birleştiren istatistiksel analizler), Şema Terapi‘nin depresif bozuklukların tedavisinde yüksek düzeyde etkili olduğunu ve hatta bazı çalışmalarda standart Bilişsel Davranışçı Terapi’den (BDT) daha etkili sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur.
  • Kaygı Bozuklukları: Şema Terapi, kronik kaygı sorunlarının temelinde yatan Dayanıksızlık, Terk Edilme veya Sosyal İzolasyon gibi şemaları ele alarak etkili olur. Özellikle Sosyal Anksiyete Bozukluğu‘nda, kişinin reddedilme ve eleştirilme korkusunun altındaki Kusurluluk veya Onay Arayıcılık şemalarıyla çalışmak, sadece sosyal ortamlarda rahatlamayı değil, aynı zamanda daha otantik ve özgüvenli bir benlik algısı geliştirmeyi sağlar. Araştırmalar, Şema Terapi‘nin panik bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ve yaygın anksiyete bozukluğu gibi çeşitli kaygı durumlarında semptomları ve altta yatan şemaları azaltmada etkili olduğunu göstermektedir.

İlişki Sorunları, Travma ve Yeme Bozukluklarında Dönüştürücü Etki

Şema Terapi‘nin etki alanı, resmi tanı kategorilerinin ötesine geçerek, hayatın birçok alanında yaşanan kronik zorlukları da kapsar.

  • İlişki Sorunları: Sürekli olarak sizi değersiz hissettiren, terk eden veya duygusal olarak mesafeli partnerler mi seçiyorsunuz? İlişkilerinizde hep aynı yıkıcı döngüleri mi yaşıyorsunuz? Bu tür tekrarlayan ilişki sorunları, genellikle çocuklukta oluşan ve yetişkinlikte farkında olmadan yeniden canlandırdığımız şemaların bir sonucudur. Örneğin,

Terk Edilme şeması olan bir kişi, partnerinin en ufak bir uzaklaşmasını felaket olarak algılayıp yapışkan veya kıskanç davranarak en çok korktuğu sonucu kendi elleriyle yaratabilir. Şema Terapi, bu bilinçdışı çekimleri ve davranış kalıplarını fark etmenizi, altta yatan şemaları iyileştirmenizi ve daha sağlıklı, güvenli ve tatmin edici ilişkiler kurmanızı sağlayacak becerileri geliştirmenize yardımcı olur.

  • Travma: Özellikle çocukluk döneminde yaşanan ihmal veya istismar gibi travmatik deneyimler, şemaların en temel kaynaklarındandır. Şema Terapi, travmanın sadece anısını değil, travmanın kişinin benlik algısında ve dünya görüşünde yarattığı derin yaraları (örneğin, “Ben kötüyüm,” “Dünya tehlikeli bir yer”) onarmayı hedefler. İmgeleme gibi yaşantısal teknikler, travmatik anıların güvenli bir ortamda yeniden işlenmesini ve kişinin o anlarda eksik kalan güvenlik ve korunma ihtiyacının karşılanmasını sağlayarak travmanın uzun vadeli etkilerini iyileştirmede oldukça etkilidir.
  • Yeme Bozuklukları: Anoreksiya, bulimiya veya tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi durumlar, genellikle sadece yeme ve beden imajıyla ilgili sorunlar değildir. Bu davranışların altında genellikle derin bir duygusal acı ve işlevsiz şemalar yatar. Örneğin,

Yüksek Standartlar şeması olan bir kişi, bedenini ve yeme alışkanlıklarını acımasızca kontrol ederek mükemmelliğe ulaşmaya çalışabilir. Duygusal Yoksunluk şeması olan biri, yemek yeme davranışını, karşılanmamış sevgi ve ilgi ihtiyacını geçici olarak doyurmak için kullanabilir. Şema Terapi, bu yeme davranışlarının altındaki temel şemaları ve karşılanmamış ihtiyaçları ortaya çıkararak, kişinin duygularını daha sağlıklı yollarla düzenlemesini ve bedeniyle daha barışık bir ilişki kurmasını sağlar.

İstanbul Ataşehir’de Şema Terapi ile Kendinize Bir Adım Atın

Teorik bilgilerin ve bilimsel kanıtların ötesinde, iyileşme yolculuğu somut bir adımla, doğru uzmanı bulmakla başlar. Yıllardır süren, hayat kalitenizi düşüren ve sizi bir kısır döngüye hapsettiğini hissettiğiniz sorunlarla tek başınıza mücadele etmek zorunda değilsiniz. Bu makalede detaylıca ele aldığımız gibi, Şema Terapi bu derin ve köklü kalıpları anlamak ve değiştirmek için güçlü, şefkatli ve kanıta dayalı bir yol sunar. Özellikle büyük şehirlerde, bu alanda uzmanlaşmış yetkin profesyonellere ulaşmak mümkündür. İstanbul gibi metropollerde, ruh sağlığı alanında sunulan hizmetlerin çeşitliliği, bireylerin kendi ihtiyaçlarına en uygun terapi yöntemini ve terapisti bulma şansını artırmaktadır. Bu bağlamda, Şema Terapi alanında yetkin bir uzmanla çalışmak, bu dönüştürücü yolculuğa çıkarken atılacak en önemli adımlardan biridir.

Bu noktada, İstanbul‘un Ataşehir ilçesinde hizmet veren Uz. Dr. Alper Ayduman, Şema Terapi alanındaki uzmanlığı ile öne çıkan isimlerden biridir. Kendisi, psikiyatri alanındaki tıbbi bilgisi ile psikoterapi alanındaki derinliğini birleştiren bütüncül bir yaklaşımla danışanlarına destek olmaktadır.

Uz. Dr. Alper Ayduman‘ın pratiği, bu makalede anlatılan Şema Terapi ilkelerinin somut bir örneğini teşkil etmektedir. Danışanlarının yaşadığı ruhsal sorunların tedavisinde, Şema Terapi‘yi, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Kişilerarası İlişkiler Terapisi gibi diğer kanıta dayalı ekollerle entegre bir şekilde kullanmaktadır. Bu entegratif yaklaşım, her danışanın biricik olduğunu ve “tek bedene uyan tek elbise” anlayışının ruh sağlığında geçerli olmadığını gösterir. Tedavi planı, danışanın ihtiyacına göre sadece psikoterapi veya ilaç tedavisi ile psikoterapinin bir kombinasyonu şeklinde esnek bir biçimde oluşturulur. Bu,

Şema Terapi‘nin özünde yatan, yani danışanın bireysel ihtiyaçlarına odaklanan ve farklı yöntemlerin en etkili yönlerini bir araya getiren felsefeyle birebir örtüşmektedir.

Hayatınızdaki olumsuz kalıpları kırmak, ilişkilerinizi iyileştirmek ve daha tatmin edici bir yaşam sürmek için profesyonel bir destek almaya karar verdiğinizde, Ataşehir‘de bulunan kliniğinde hizmet veren Uz. Dr. Alper Ayduman ile iletişime geçebilirsiniz. Bu, teorik olarak anladığınız şemalar, modlar ve başa çıkma stilleriyle yüzleşmek ve Sağlıklı Yetişkin modunuzu güçlendirmek için atacağınız pratik ve cesur bir adımdır. Bir terapi sürecine başlamak, kendinize verebileceğiniz en değerli hediyelerden biridir. Bu, geçmişin gölgelerinden sıyrılıp, kendi hayatınızın senaryosunu yeniden yazma fırsatıdır.

Uz. Dr. Alper Ayduman – İletişim Bilgileri:

  • Adres: Yenişehir Mahallesi, Neşeli Sokak, No:1, BOF Plaza, Kat: 6, 34888 Ataşehir/İstanbul
  • Telefon: 0505 455 3563
  • E-posta: uzdralperayduman@gmail.com
  • Online Terapi: İstanbul dışında yaşayan veya yüz yüze görüşme imkanı bulamayan danışanlar için güvenli online terapi hizmeti de sunulmaktadır.